Medeniyetlerin kesiştiği Harran Ovası ve sivil mimarinin benzersiz örnekleri Kümbet Evler
Şanlıurfa - Akçakale yolunun 35. km.'sinin yaklaşık 10 km. doğusunda bulunan Harran Antik Kenti; kuzey Mezopotamya’da, geçmişte en önemli ticaret yollarının kesiştiği noktada, kendi adıyla anılan büyük bir ovanın merkezinde yer almaktadır.
Anadolu ile Mezopotamya arasındaki ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış olması, bu tarihi kentte zengin bir kültür birikiminin oluşmasına ve pek çok uygarlığın izlerini taşımasına sebep olmuştur.
Harran’ın ilk yerleşim yeri olan Höyük’teki katmanlar MÖ 3. bin’den başlar. MÖ 2300 yıllarına ait Ebla tabletlerinde Harran’ın en eski ismi ‘Haranki’ olarak belirtilmiştir. Bu isim, Asurca ‘karayolu, yol, patika, yolculuk, akın, ordu’ anlamına gelir.
Harran kenti M.Ö. 5000 yıllarından, M.S. 13. yüzyıla kadar kesintisiz iskan edilmiştir. Hazreti İbrahim Peygamber’in Filistin’e gitmeden önce yaşadığı şehir olduğuna da inanılan Harran; Sümerler ve Hititlerden sonra, M.Ö. 2750 yılında Samiler tarafından istila edilir. Ardından 612 yılına kadar Asurların egemenliğinde kalır. 550 yılından itibaren önce Perslerin daha sonra Büyük İskender’in egemenliğine giren Harran, M.S. 750 yılında Araplar tarafından ele geçirilir. Harran, Fatimiler, Zengiler, Eyyübiler’den sonra Selçukluların hakimiyetine geçer.
Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı Asur, Babil ve Hitit dönemlerindeki eski Mezopotamya Sabiizminin önemli merkezidir. Bu nedenle o dönemde Harran’da astronomi çok ilerlemiştir. Babil döneminde inşa edilen Ay tanrısı Sin’e ait ünlü Sin Mabedi Harran’da bilinen en eski anıtsal eserlerden biridir.
Parlak bir tarih ve bilim geçmişine sahip olan Harran’da Abbâsi hükümdârı Harun Reşit zamanında dünyanın ilk üniversitesi olan Harran Üniversitesi kurulmuş, şehircilik, sanat ve teknik doruk noktasına ulaşmıştır.
Harran antik çağ kalıntılarının yanısıra zengin mimari eserleri ve kendine özgü sivil mimarlık örnekleri ile de ilgi çekmektedir.
Harran'ın simgelerinden birisi olan "Kubbeli Harran Evleri" ise MÖ VI. yüzyıldan bu yana varlığını korumayı başarmış, Şanlıurfa'nın güneydoğusunda hala yaygın olarak kullanılan yöresel mimari örneklerindendir.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan Şanlıurfa'nın tarihi Harran ilçesindeki yaklaşık 250 yıllık konik kubbeli evler, mimari yapısı ve özellikleriyle ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır.
Harran evlerinin dikkat çeken en önemli özelliklerinden birisi kubbelerinde ağaç kullanılmamış olmasıdır. Çöl coğrafyasında ağaç bulmanın zorluğu nedeniyle kubbelerin yapımında tuğla kullanımı tercih edilmiştir. Harran evlerinin kubbesinde de kullanılan kerpiç ve tuğlalar Harran’da bolca üretilmektedir.
30-40 tuğla dizisi yapılarak inşa edilen bu evler en çok 5 metre yüksekliğe sahiptir. İç ve dış cephesindeki duvarlar içten ve dıştan samanla karılan balçık harç ile sıvanır. Evler, bölge iklimine uyumlu olarak yazları serin kışları sıcaktır.
Bindirme metodu ile inşa edilen kubbeli evler Harran’ın güneyine doğru yoğunlaşır. Kare veya kareye yakın bir temel üzerine bindirilir. Her kubbe, kemerler vasıtasıyla başka bir kubbeye bağlanır. Bu şekilde alan genişliği elde edilir.
Evlerin tepesindeki kümbetler, evdeki oda sayısının bir göstergesidir. Bu da yapı sahibi için bir zenginlik göstergesi olarak görülmektedir.
1979 yılında Arkeolojik ve Kentsel Sit Alanı ilan edilen bölgede Antik Kent ile birlikte Kümbet Evler de koruma altına alınmıştır.