Yüzyıllar boyu kadim kültürlere ev sahipliği yapan büyülü Mezopotamya ve Göbeklitepe
Mezopotamya Türkiye’nin doğusundaki dağlardan Suriye ve Irak’a kadar uzanan Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgedir. Bu coğrafya; medeniyetin beşiği, avcı toplayıcıların yerleşik düzene ilk kez geçtiği, tarımsal faaliyetlerin başladığı ilk şehirlerin kurulduğu, insanoğlunun dini düşüncelere ilk adımlarını attığı yerdir.
İnsanlık tarihinde bugüne kadar bilinen tüm tarihi ve arkeolojik bilgilerin sorgulanmasına sebep olan, ‘Tarihin Sıfır Noktası’ kabul edilen, dünyanın ilk tapınağı Göbeklitepe; Mezopotamya topraklarında yerleşmiş Cilalı Taş Devri’nden kalma dünyanın bilinen en eski dini yapılar topluluğudur.
Şanlıurfa’ya 15 km. uzaklıkta Örencik köyü yakınlarında olan bu arkeolojik sitenin tarihi günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine, Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A Dönemi’ne, MÖ 9600 – 7300 yıllarına uzanır.
Göbeklitepe’de dünyanın en büyük tapınma amaçlı törensel alanlarına ait mimari kalıntılar, yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarlarla örülmüş, üzerinde yabani hayvan ve bitki figürlerinin yer aldığı T biçiminde dikilitaşlar bulunmaktadır. Merkezde ise daha yüksek boyda iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.
Arkeologlar, yükseklikleri 3 ila 6 metre arasında değişen bu T biçimindeki sütunların, stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünüyor. Bunun sebebi T biçimindeki sütunlarda bulunan el ve kol tasvirleri. Göbeklitepe’de bulunan, henüz sadece altı tanesi gün ışığına çıkarılmış, toplam yirmi adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı olduğu yani dünyanın ilk tapınakları olarak inşa edildiği düşünülüyor.
2018 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Göbeklitepe; şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı toplayıcı toplumların tapınak inşa ettiklerini gösteren ilk örnektir. Bu nedenle şehirleşme ve medeniyet tarihinde devrim niteliğinde bir arkeolojik çalışmadır.
Göbeklitepe’nin insanlık tarihi için bir diğer önemi ise; yabani buğdayı ilk kez kullanarak tarihin bilinen ilk buğday ekiminin ve ilk çiftçiliğin başladığı yer olmasıdır.
Göbeklitepe arkeolojik kazılarının hemen ilerisinde bir tepede yer alan dilek ağacının da, Göbeklitepe tamamen toprak altında gizli iken dahi; çocuk sahibi olmak isteyen kadınların ziyaret edip anne olmayı diledikleri kutsal bir yer olduğuna inanılır.